Türkiye’nin ilk plastik sanatlar müzesi olan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi (İRHM), 18 Temmuz 1937 tarihinde Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nde kurulmuş, açılışı Atatürk tarafından 20 Eylül 1937 tarihinde yapılmıştır. İRHM’nin yönetimi Güzel Sanatlar Akademisi’ne (günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) bağlanmış, müdürlüğüne Akademi hocalarından ressam Halil Dikmen atanmıştır.
Müzenin ilk sergisi, Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Elvâh-ı Nakşiye Koleksiyonu’ndan, Dolmabahçe Sarayı’ndan, Topkapı Sarayı Müzesi’nden ve “Yarım Asırlık Türk Resmi” sergisinden seçilen tablolar ile çeşitli devlet dairelerinden alınan eserlerden düzenlenmiştir.
1937’deki ilk sergide koleksiyonunda 320 eser bulunan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, bağış ve satın alma yoluyla bu sayı günümüzde yaklaşık 12 bin civarına eriştirmiştir.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, kuruluşundan bu yana bir yandan koleksiyonunu genişletirken bir yandan da Cumhuriyet’in kültür politikaları doğrultusunda Anadolu’da ilk resim galerilerinin açılabilmesi için eser vermiştir. Ankara ve İzmir Resim Heykel Müzeleri de İRHM’nin gönderdiği eserlerle oluşturulmuştur. Bu kapsamda İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nden farklı kurumlara devredilmiş eserler hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız.
İRHM, 2007’de Dolmabahçe Veliaht Dairesi’nde başlatılan restorasyon nedeniyle kapanmış, koleksiyon 2011 yılında Tophane semtindeki Antrepo 5 binasına taşınmış, Sedad Hakkı Eldem yapısı olan bina, Mimar Emre Arolat’ın projesiyle müzeye dönüştürülmüştür.
Antrepo 5’in çağdaş müzecilik anlayışına uygun biçimde tasarlanan yeni sergileme ve depolama alanları, yönetim birimleri, atölyeleri, kütüphane ve okuma salonlarının yapım süreci 2021 yılında tamamlanmış ve aynı yılın Aralık ayında düzenlenen “Serginin Sergisi II” ile Müze’nin açılış süreci başlatılmıştır.
Türkiye’nin sanat alanında ilk yükseköğrenim kurumu olan Mekteb-i Sanâyi-i Nefise-i Şahâne (Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) açıldı. Ressam, arkeolog ve müzeci Osman Hamdi Bey kurucu müdür olarak atandı.
4 Ocak 1887 tarihli Güzel Sanatlar Müdürlüğü yönetmeliğinde Asar-ı Atika müzesinin yanı sıra “resim ve oyma işlere” ayrılan bir müze daha kurulması kararı alındı.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti kuruldu ve bir yıl sonra Cemiyet’in yayın organı olan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi yayımlandı.
Osman Hamdi Bey’in ölümünden sonra müdürlüğe atanan Halil Edhem Bey, müzeyi kurmak için harekete geçti ve koleksiyon oluşturmak amacıyla Mebuslar Meclisi’nden yıllık 1000 lira ek ödenek verilmesini sağladı.
Müze’nin ilk koleksiyonu için tablo satın alınmaya ve Avrupa’daki müzelerden bazı eserlerin kopyaları yaptırılmaya başlandı. Elvâh-ı Nakşiye adı verilen ilk koleksiyon bu şekilde oluştu.
Kız öğrenciler için sadece resim ve heykel bölümlerini kapsayan İnâs Sanayi-i Nefise Mektebi açıldı.
27 Ekim 1915 tarihinde Elvâh-ı Nakşiye Koleksiyonu, Sanayi-i Nefise Mektebi’nin büyük salonunda sergilendi.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti tarafından 1952 yılına kadar devam ettirilecek Galatasaray Sergileri’nin ilki düzenlendi.
Celal Esad Arseven’in girişimi ve Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın izniyle Şişli’de bir konakta Şişli Atölyesi adıyla bilinen Harbiye Nezareti Atölyesi kuruldu. İbrahim Çallı, Namık İsmail, Hikmet Onat, Sami Yetik, Ali Sami Boyar, Ali Cemal Benim ve Mehmet Ruhi Arel bu atölyede yer aldı.
Şişli Atölyesi’nde üretilen eserler “Harp Levhaları” adıyla Viyana’da sergilendi.
Sanâyi-i Nefise Mektebi, Şehzadebaşı’nda son derece elverişsiz küçük bir binaya taşındı. Müze koleksiyonu bu dönemde Müze-i Hümayûn’da muhafaza edildi.
Viyana Sergisi’ndeki eserlerden 56 adet tablo Elvâh-ı Nakşiye koleksiyonuna eklendi.
Sanâyi-i Nefise Mektebi Fındıklı Çifte Sarayları’ndan Cemile Sultan Sarayı’na taşındı. 21 Temmuz 1926 tarihli kararla binanın bir odası Resim Müzesi olarak düzenlendi. Müze-i Hümâyûn deposunda bulunan koleksiyon buraya taşındı.
87’si yerli 10’u yabancı ressam tarafından yapılan tablolar ile 44 kopya eserden oluşan 141 parçalık koleksiyonun giderek büyüyeceği öngörülünce kalıcı bir sergileme mekânı arayışı başladı.
Akademi’de düzenlenen “Yarım Asırlık Türk Sanatı” sergisi ülkemizde bir resim ve heykel müzesine duyulan ihtiyacı iyice ortaya çıkarınca müzenin kurulma süreci hızlandı.
18 Temmuz 1937 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi mekân olması için Atatürk tarafından Güzel Sanatlar Akademisi’ne tahsis edildi. Müze müdürlüğüne Akademi’nin atölye hocalarından ressam Halil Dikmen atandı. Elvâh-ı Nakşiye koleksiyonunun yanına, Dolmabahçe Sarayı’ndan, Topkapı Sarayı Müzesi’nden, Yarım Asırlık Türk Sanatı Sergisi’nden ve bazı devlet dairelerinden alınmış tabloların da eklenmesiyle koleksiyon 320 esere ulaştı. Müze 20 Eylül’de ilk sergisini açtı.
Müze açıldıktan bir yıl sonra, II. Dünya Savaşı’nın olumsuz şartları nedeniyle kapandı.
On iki yıllık aradan sonra yeniden ziyaretçilere açıldı. Ard arda önemli sergilere ev sahipliği yaptı: 1952/ Unesco Sergisi, 1953/ Bugünün İtalyan Sanatı Sergisi, 1954/Japon Estampları Sergisi, 1956/Türk Mimari Eserlere Ait Rölöve Sergisi, 1957/Osman Hamdi Bey Sergisi, 1958/Türk Halk Sanatına Ait Taş Baskı Resimler Sergisi, 1959/Tarihi İtalyan Gravürleri Sergisi.
Yangınlara karşı yeterince korunaklı olmadığı tespit edilince 18 Şubat’ta müze kapandı.
Resim ve Heykel Müzeleri Derneği kuruldu. Dernek, faaliyetleriyle Müze’nin ve sınırlarını genişleten ve kamuoyuna açılmasını sağlayan verimli bir dönem başlattı. Türkiye’de müze ortamında eğitimler ilk defa Derneğin çalışmalarıyla İRHM’de verildi.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin ev sahipliğinde uzun yıllar devam edecek “Günümüz Sanatçıları Sergisi”nin ilki 25 Haziran 1980 tarihinde yapıldı.
Müze, 5 yıl kapalı kaldıktan sonra 3 Mart 1981 tarihinde yeniden ziyaretçilere açıldı.
İlk kapsamlı restorasyon çalışmasına başlandı.
Türkiye’nin ilk müze web sitesi ve ilk sanal müzesi projesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi için yapıldı.
“Mimar Sinan Üniversitesi Resim ve Heykel Müzeleri Yönetmeliği” 17 Mart 2003 tarihli 25023 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Kapsamlı bir restorasyon sürecine girilen müze ziyaretçilere kapatıldı.
Restorasyon devam ederken, Müze’nin 1937’deki açılış sergisinden seçilen eserler “Serginin Sergisi” adıyla ziyaretçilere sunuldu. Küratörlüğünü Prof. Semra Germaner’in yaptığı sergi, Müze’nin Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’ndeki son sergisi oldu.
Müze koleksiyonları, Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nden Tophane semtinde yer alan 5 numaralı antrepoya taşındı.
Sedad Hakkı Eldem yapısı olan Antrepo 5’in Mimar Emre Arolat tarafından, çağdaş bir müze binasına dönüştürülmesi projesine başlandı.
İnşaatı devam eden Antrepo 5’in giriş katında “Elvâh-ı Nakşiye’den Günümüze MSGSÜ Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonlarından Seçkiler” başlıklı geçici bir sergi yapıldı.
Müze’nin inşaatı devam ederken envanter sayımına ve restorasyon çalışmalarına başlandı.
Küresel Covid-19 salgını nedeniyle Mart 2020 – Ekim 2021 tarihleri arasında Müze’deki envanter sayımı ve restorasyon çalışmaları yavaşladı. Bu arada çevre düzenlemeleri, ofisler ve heykel atölyesinin yapımı için ikmal inşaatı başladı.
4 Şubat: Müze’ye 85 güvenlik görevlisi ve temizlik elemanı kadrosu tahsis edildi.
11 Şubat : Hasan Karakaya, Müze Müdürü olarak atandı.
24 Mart: Müze’nin açılış sürecini hızlandırmak için rektörlüğün talebi üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan 10 restoratör görevlendirildi.
24 Mayıs: Müze’nin Yönetim Kurulu oluşturuldu.
12 Haziran: Kurul ilk toplantısını yaptı ve Müze’nin açılış sürecini bir yıl içinde tamamlanacak şekilde planladı.
30 Haziran: Müze’deki inşaat süreçleri tamamlandı. “Açılış Süreci Sergileri”nin ilki olan “Serginin Sergisi II” için Zeynep İnankur, Burcu Pelvanoğlu, Ali Kayaalp küratörlüğünde hazırlıklara başlandı.
15 Aralık: Müze kapılarını ziyaretçilere açtı.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin 140. yılı etkinlikleri kapsamında 31 Mart’ta “İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonundan Osman Hamdi Bey Sergisi” Zeynep İnankur küratörlüğünde açıldı.
28 Nisan’da “Güzel Sanatlar Akademisi Hat Koleksiyonundan Seçmeler ile Türk Resminin Kaligrafik Eğilimleri Sergisi” Uğur Derman ve Ali Kayaalp açıldı.
İRHM YÖNETİM
Müze Mimarisi
Karaköy liman bölgesinde bulunan 5 numaralı antrepo, 2009 yılında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'ne dönüştürülmesi amacıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne tahsis edildi.
Daha fazlaBöylelikle bir yandan kent merkezinde ve önemli bir bölgede yer almasına karşın neredeyse hiçbir sosyal geçirgenliği olmayan bir alanın kamu yararına kullabilmesinin, öte yandan aralarında geç Osmanlı’dan günümüze, modern Türk resminin önemli parçalarının da olduğu binlerce değerli esere ev sahipliği yapacak özgün ve nitelikli bir müze yapısının önü açılmış oldu. EAA’da tasarım sürecinin ilk aşamasında yapılan zihinsel temrinlerde bölgenin tarih içindeki fiziksel ve sosyolojik özellikleri irdelendi. Bu çerçevede, endüstri ve liman bölgesi olarak yüzyıllar boyunca kentin diğer bölümlerinden ayrışan kimliği üzerinden, 50’li yılların son bölümünden beri bölgede bulunan antrepo ve ofis kitlelerinin görsel bellek bağlamında oluşturduğu özgül yerin altı çizildi. Ölçek ve yapısal unsurlar anlamında hayli belirgin özellikler taşıyan bu strüktürlerin korunmasının önemi ortaya kondu. Özellikle antrepo yapılarının en kayda değer yapısal özelliği olarak dikkat çeken betonarme ızgaranın tekrar ve düzene dayalı yüzey geometrisinin sürdürülmesi tasarımın ana hedeflerinden biri olarak ortaya çıktı. Mevcut betonarme taşıyıcı sistemin büyük ölçüde korunması, buna karşın duvarlar ve döşemelerin kaldırılmasıyla, içine yeni müzenin galerilerinin yerleşebileceği üç boyutlu bir ızgara yapının elde edilmesi planlandı. Müzeolojik yaklaşım anlamında, eserlerin farklı dönemlerde değişken küratöryal yaklaşımlar doğrultusunda kategorize edilmesi, mekanların özelliklerine göre değerlendirilerek gruplar halinde getirilmesi ve galerilere dağıtılması öngörüldü. Bu rotanın farklı senaryolara göre değişken izlekler oluşturabilmesi hedeflendi.
Yapıyı saran ve dış etkilerden koruyan şeffaf yüzey, bildik doğrama-cam ilişkileri üzerinden geliştirilen konvansiyonel bir çözüm yerine bu yapının endüstriyel geçmişine de atıf yapan özgün bir sistemle ele alındı. Bazen birbirlerine geçiş olanağı veren kimi kere de tekil bölümler olarak düzenlenen galeriler, yeni yollar ve köprülerle ilişkilendirildi. Böylelikle galeriler arasında sürpriz perspektifler sunan ara mekanların oluşması ve izleyicinin bir yandan eserlerle steril bir ortamda olabildiğince katıksız bir ilişki kurulabilmesi, diğer yandan da galeriler arasında kentle ilişki kurabilecekleri bir ortamın devreye girmesi sağlandı.
Meclis-i Mebusan Caddesi yönünde antrepo yapısına bitişik olarak inşa edilmiş olan ve ciddi taşıyıcı zafiyetleri olan dar-uzun planlı ofis yapısının da özellikle özgün cepheleri bağlamında öne çıkan benzer bir bellek duygusuyla yeniden inşa edilmesi planlandı. Bu bölümde oluşturulan üç boyutlu boşluğun, giriş ve dağılım mekanıyla birlikte atölyeler ve kamusal kullanıma açık işlevlerle zenginleşmesi sağlandı. Zemin katın olabildiğince geçirgen bir kullanım stratejisiyle ele alınması bu yapının çevredeki diğer yapılarla ve açık alanlarla kuracağı ilişkiyi güçlendirdi.
Tüm bu yapısal özellikleri ile MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin kentin kültürel peyzajı içinde yeni, özgün ve taze bir merkez oluşturması bekleniyor.